Sahilde bir gece duyulan dışsesler ile içsesler:
"Benim duyduğumu sen de duyuyor musun?"
yanımızdan gelen kadın seslerine kulak kesiliyorum:
"Baban o işi 20 senedir yapamıyor."
"Haydar Dümen'e götüreceğim!"
Bunu duyuyor olabilir miyim gerçekten??
Bu sefer kız, annesi ve diğer kadınların yanında devam ediyor:
"Ben uzun zamandır ayrı yataklarda yatıyorsunuz diye düşünmüştüm."
"Anne senden bunu hiç beklemezdim!"
"Benden sonra kürtaj mı oldun?"
Her söylediklerinde biz kahkahaya boğuluyoruz.
Bizi fark etmemiş olabilirler mi-nasıl bu kadar rahat konuşurlar?!
"50'den sonra bir şey olmuyor..."
"Ben 30 yaşındayım, hiçbir şey hissetmiyorum."
Tam bir "umutsuz ev kadınları" grubu, sahilde sandalyelerine oturmuş
kötü giden-daha doğrusu hiç gitmeyen seks hayatlarını anlatıyorlar!
"Moralim bozulunca lezbiyen oluyorum..."
Yok artık!!! Bunu da mı duyduk yoksa biz mi uydurduk?
Aynı biradan aynı miktarda içince, aynı rüya görülür mü?...
...
Gülmekten nefessiz kalmış şekilde yanlarından kalkıp bisiklete biniyoruz,
ben yan oturmanın daha mantıklı olacağını kabul etmek zorunda kalıyorum.
"Aptal! Düşeceğiz! Oturamadım dur! Tamam-şimdi hızlı!"
"Hızlı mı istiyorsun? Peki, ıslanmaya hazır mısın?"
Gece çimleri sulamakta olan art arda sıralanmış fıskiyelerin sesi...
"Hayııır!! Çok kötü ıslanacağız!!!" Çığlıklarım...Kahkahaları...
"Bir daha dön! Bir daha geçelim-çok eğlenceli!" Bağırışlarım...
Yatağımda sabaha karşı uyumaya çalışırken dinlediğim içsesler:
Belki de hepsi rüyaydı, zaten neyin gerçek olduğunu kim bilebilir ki-
Belki de biraz fazla içmiştik ve bütün bunları hayal ettik...
O kadar çılgın bir umutsuz kadınlar grubu mümkün mü gerçekte-
O kadar tatlı bir ıslak bisiklet turu sonrası öpücüğü olabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder