
Salonun ortasında bir Efe,
Eğile kalka zeybek oynuyor.
Etrafında kadınlar oturmuş, şapkalı
Hayran gözlerle hepsi Efe'yi izliyor.
Salon geniş, son vals bitmiş,
"Çalın bir zeybek!" demiş,
Tek başına ortaya gelmiş,
Efe, zeybek oynuyor.
Oynarken kendi dünyasına dalmış,
Etrafında bir dönüyor, duraklıyor
Neler gelip geçiyor o ara gözlerinden
Yere bir eğilip tekrar kalkıyor,
Kollarını açmış, bakışları uzaklarda
Ancak çok savaş görmüş komutanlar kadar içli,
Gülümsüyor Efe, zeybek oynuyor.
Doğrulurken sanki yalnızlığını da sırtlıyor,
Ancak çok kan çekmiş toprakta biter
Çiçeklerin en kızılı, Efe biliyor
Bugüne gelmek için yılları saymış,
Gülümsüyor Efe, zeybek oynuyor.
Sazlar inceden, salon heyecanlı
Efe'nin gözlerinden uzak yollar geçiyor,
Karlı dağ yamaçları, seher vakitleri
Sıkıntılı gecelerin bölük uykuları
Karanlığı yaran kurşunlar geçiyor...
Salon kalabalık, Efe yalnız, ortada
Ancak bir milleti ardından sürükleyen adamlar gibi asil,
Vakur, sağlam, ağır adımlarla dönüyor
Tüm kaybedilenlere, kazanılanlara selam durur gibi
Efe, zeybek oynuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder