22 Ekim 2009 Perşembe

122

Bu sabah Elias'ın yol hikayesini izledim gülümseyerek.
Mülteci gemisinde yakalanınca tereddütsüz denize atlayan Elias...
Yüzerek vurduğu kıyının Yunan adası olduğunu gören Elias..
Kuşçu kadının çocuklarıyla oynayan Elias...
Tırların, mobiletlerin arkasında domuzlarla giden Elias...
Sonunda Paris'e varıp sihirbaz olmayı düşleyen Elias...
Çingenelerle, evsizlerle çadırlarda yatan Elias...
Parasını ve kontrabasçıdan çaldığı deri ceketini kaptıran Elias...
Çünkü inanıyordu Elias; düşleri capcanlıydı, gözleri gibi ışıklı...
Hayatı hep önüne geldiği gibi yaşamaya hazırdı o, kabul ediyordu.

Bu sabah anladım seni neden terk ettiğimi, niçin gözümden düştüğünü.
Sen yaşadığın hiç bir şeyi kabul edemiyordun bir türlü...
Oturduğun yıkık dökük ama bahçeli evi kabul edemiyordun,
Evinden okula gelmek için otobüse binmeyi kabul edemiyordun,
Okuldan sonra yarım gün işe gidiyor olmanı kabul edemiyordun,
Çalıştığın insanlar seni hiç anlayamadılar ve hep kıskandılar,
Yanında çalıştığın en meşhur meslektaşların bile senden korktular,
Çocukluk öfkeni yenemediğin aileni bir türlü kabullenemiyordun,
Sana sahip çıkan dostlarını bile kabullenemez oldun sonunda,
Kabul etme felsefesini çok iyi bildiğini iddia eden, kendini kandıran sen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder