3 Ocak 2010 Pazar

194

(02 OCAK CUMARTESİ)

İstanbul'da bohem bir gün...

Kadı köyünden gemilerle karşıya geçerken
Simit kokusuna üşüşen martılara selap edip
Kara köyden tünele çıkarken Galata'nın efsanelerini anarak
Narla karışık portakal suyu içiyorduk bu sabah
Yanımızdan ud sesleri geliyor, klarinete karışıyordu
Ve bir yandan hünkar beğendinin tadına bakmayı
Ardından bir kadeh rakı atmayı düşünüyor,
Mescidin asmalısında bir birayla cilalayıp
Üstüne Mustafa amcanın çayını içeriz diyorduk
Arnavutun kaldırımından aheste İstiklal'e tırmanırken
Çünkü arada bir yağmur bastırıyordu, kaçışıyorduk
Önümüze çıkan ilk pasaja girip dolanıyor
Bazen sergilere bakınıyorduk şöyle bir, yahut
Kilisenin katoliğinde bir İtalyanca ayin dinliyorduk
Ama köpüklüsünden birer kahveyle bitirmeden
Tavlanın üstünde de falımızı kapamadan
Olmazdı gün tamam, biliyorduk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder